KIRSAL VE KENTSEL YAPIDA EVLİLİK
Bu çalışma da Türkiye’deki kırsal ve kentsel yapı da evlilik yaş ortalamasını nitel araştırma yöntemleriyle incelenmiş olup. 2017 TÜİK verileri üzerinden yaş ortalamalarının kırsal ve kentsel yapı içerisinden karşılaştırması hem de yaş ortalamaların erkek ve kadınlar da farklı olma durumunu ele alarak, bunun kültürel, ekonomik, dini, cinsiyet temelli ve toplumun mekânsal yapısına bağlı olarak incelenmiştir.
Kırsal ve kentsel yapı da evlilik yaş ortalamasını altı farklı il üzerinden değerlendirilmiştir. Hakkâri, Mardin ve Şanlıurfa olup, güney doğu Anadolu bölgesi olurken diğer üçü metropolleşmiş olan; İstanbul, Ankara ve İzmir örnekleri üzerinden ele alınmıştır. Bu kentler arasındaki evlilik yaş ortalamaları üzerinden açıklanmıştır. Verilerin mekânsal yaşam biçimleri, eğitim durumu, kadının iş hayatına katılımı gibi sosyal olgular üzerinden değerlendirilmiştir.
Evlilikler toplumun devamını sağlama
konusun da önemli bir işlevi olduğunu söyleye biliriz. Özellikle toplumların
sosyolojik yapılarını ele alırken o toplumun devamını sağlama konusundaki
evlilik sürecinin sosyal, eğitimsel, dinsel, ekonomik, cinsiyet temelli
farklılıkların kırsal ve kentsel yapılar içerisinde nasıl bir şekil aldığını
anlamak bakımın da önemli bir durumu temellendirmektedir. Kırsal yapıdaki
evliliklerin ülkenin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak kentsel yapıyla
arasındaki kültürel uçurumu şekillenmesi farklılıklar göstermektedir. Her
toplumun yaşamsal yapısı makro ve mikro ölçekte birbirinden farklı olsa bile
birbirini etkilemesi ve geleneklerini devam etmesi söz konusudur.
Türkiye’nin gelişmişlik düzeyine ve etnik
kültür yapısı bakımından baktığımız da hem kırsal hem de kentsel yapı
arasındaki evlilik yapısı ve evlenme yaşların da bir farklılık gözükmektedir.
Bunun temel yapısı etnik kültür yapısının ağır basması hem de bölgesel
gelişmişlik düzeyine bağlı olarak cinsiyet temelli yaklaşımların ön planda
olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin kadının kırsal yaşamda eğitim düzeyinin
kentsel yaşamdaki kadına göre eğitimden faydalanma olanağının az olması,
kadının belli temel ihtiyaçlar içerisinden bakılması(doğuran, temizlik yapan,
cinsel ihtiyaçlar vb.) gibi durumlar kırsal yaşam da kendini daha çok
göstermektedir. Kırsal ve kentsel yapılardaki iş durumu ve toplumsal yapılar
arasındaki yaşayış biçimi de evlilik yaşını belirten durumlardır. Türkiye de
kırsal ve kentsel yapıların ikisinde de kadının evlenme yaşının erkekten daha
düşük olduğu görülmüştür. Bu da ataerkil bir yapının egemenliğini gösteren bir
durumun ifadesidir. Dinsel etmenler içerisinde baktığımız da dinin kırsal ve
küçük yerleşim yerlerinden daha çok benimsendiği ve bu çerçevede evlenme
konusunda insanlar üzerindeki etkisi belirgin bir biçim de gözükmektedir.
Burada da erkek egemenliğinin söz sahibi olduğu ve dine dayanarak evliliklerin
yapıldığını söyleyebiliriz. Ekonomik olarak kentsel yapının kırsal yapıya göre
biraz daha evlilikleri şekillendirdiğini söyleye biliriz. Özellikle iş hayatına
atılma; eğitim süreçlerinin uzun sürmesi kentsel ve kırsal yapıdaki
evliliklerin yaş ortalamalarını birbirinden farklı kılmaktadır. Kültürel
yapıların evlilik üzerindeki etkisi de kırsal yaşam da kendisine daha çok yer
bulmaktadır. Bu ister istemez evlilik durumunu da etkilemektedir. Hatta kırsal
ve kentsel yapı evlilik yapısını etkileyen ve şekillendiren en temel faktördür.
1-Evlilik
Evlilik, iki farklı cinsten bireyin cinsel
ve ruhsal açıdan bir birliktelik içerisin de toplumun devamını sağlama konusun
da önemli bir işlevi yerine getirmesi diye biliriz. Toplumun devamını sağlama
durumunu içerisinde barındırdığı için sosyoloji için önemli bir inceleme
kaynağı oluşturmaktadır. Evliliklerin çeşitleri olduğu gibi bu evliliklerin
bölgesel bağlamda ya da cinsiyet temelli farklılıkları yaratan durumun ne
olduğu bizim için önemlidir. Günümüz toplumun da evliliklerin kırsal veya
kentsel yapılarda fazla bir farkı görünmese de hala devam edilmekte olan erken
yaşta evlilik durumları söz konusudur. Kırsal yapıların çoğun da kadınların
rızası dahi alınmamaktadır.
Heinonen’e (2000) göre ataerkil ideolojinin egemen olduğu
toplumlarda kadın ve kız çocukları (nın):
• Geleneksel cinsiyet rollerine bağlı olarak yetiştirilmekte,
• Annelik ’ten başka rol biçilmemekte,
• Ev işlerinde (özel alanda)çalışmaları gerektiğine inanılmakta,
• Fiziksel olarak erken gelişen kız çocuklarının evden çıkması
(kamusal alanda görülmesi) ayıp olarak değerlendirilmekte,
• Kız çocukları erkek çocuklarına göre ayrımcılığa maruz kalmakta,
• Kız çocukları, geçici aile üyesi olarak görülmekte, dolayısıyla
kız çocuklarının
Eğitimine
yatırım yapılması gerekli değildir.
(Yiğit,2015,s.31)
Bunların dışın da eskiye oranla evlilik
yaşlarının hem bölgesel hem de cinsiyet bakımından farklılığın azaldığını
söyleyebiliriz. Bunu sağlayan unsurun küreselleşme olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Evliliklerin yaş ortalamasını bölgesel ve cinsiyet temelli olarak
farklı kılın belli başlı durumların bazıları şunlardır: eğitimsizlik, ekonomik
faktörler, küreselleşme, dini etkilerin yanlış yorumlanması ve aile içi şiddet
gibi durumlar söylenebilir.
2-Evliliği Etkileyen Etmenler
2.1-Eğitimsizlik
Türkiye de eğitim düzeyinin bölgeler
arasın da farklılıklar olduğu gibi cinsiyet temelli farklılıkların ağırlıkta
olduğu görülmektedir. Özellikle cumhuriyetin ilanıyla birlikte okuma yazma
oranının kırsal ve kentler arasındaki farklılığın fazla olması önemli
tespitlerdendir. Bu durumunu oluşmasındaki önemli etkenlerden biri nüfusun
çoğunluğunun kırsal bölgelerde yaşaması olarak görülebilir. Burada kırsal ve
kentsel kesim kıyaslanırken aynı zaman da erkek ve kadın arasındaki cinsiyet
temelli bazı haklara sahip olup olmama durumu da göz önün de bulundurulmalıdır.
Çünkü kadınların kırsal bölgelerde herhangi bir okuma yazma durumu söz konusu
değildi. Bu durum da kırsal bölgenin okuma yazma bilmeyenlerin sayısını
yükseltmektedir. Daha sonra ki yıllarda hem dünya da hem de ülke olarak kadın
hakların da yaşanan ilerlemeler ve kadınların okuma yazma zorunluluğu gibi
yasalar ve kampanyalarla birlikte kırsal bölgelerde okuma oranlarında bir
yükselme görülmüştür.
Okuma oranlarının düşük olması kadının
belli haklarını bilmemesinin yanın da daha çabuk evlenme gibi durumları da
beraberin de getirmektedir. Bu durumu yaratan temel sürecin yalnızca eğitim
değil toplumun kendisin de var olan kadın algısı olduğunu söyleye biliriz. Ama
burada; özellikle iş durumunu yaratan temel etkenin eğitim olduğunu ve bu süreç
içerisin de kadının evlenme ya da evlendirilmesi durumunu arka plana
atmaktadır. Çünkü eğitim dediğimiz süreç uzun süren ve bir uzmanlaşma yoluna
götüren bir süreci ifade etmektedir.
Kırsal yaşam da kadınların eğitim
hayatında uzak tutan durumların başında kadının evi geçindiren bir birey olarak
görülmemesi ve evden ayrılacak olması, namus olgusu, kadının sadece ev
işleriyle uğraşan olarak görülmesi gibi durumlar kırsal yerlerde yaşayan
kadınları eğitim hayatından uzak kalmasına neden olmaktadır.
Kentsel yaşamdaki kadının kırsala oranla
daha eğitimli ve haklarını bilen bir birey olması nedeniyle evlenme konusu da
daha çok kendi durumuna bağlı olarak hareket eden bir durumu söz koşudur.
2.2-Ekonomik Faktörler
Evlilikler de ekonomik faktörlerin önemli
bir yeri vardır. Özellikle kadının çalışmayan bir birey olarak görülmesi ya da
eve herhangi bir getirisi olmayan biri olarak görülmesi kadının erken evlenme
ya da evlendirilmesi söz konusudur. Bu durumun kırsal yerleşim yerlerindeki
insanlar arasında daha çok görülmektedir. Bu durumu yaratan nedenlerin başın da
ataerkil bir yapının ön plan da olmasıyla ve evin geçimini sağlayanın erkek
olarak görülmesi durumu vardır.
Kırsal yapıdaki evliliklerde erkek temelli
bir evlendirme durumu söz konusudur. Kadınların erken evlendirilmelerin de daha
çok akraba evliliklerin de görülmektedir. Durum böyle olunca kadının ekonomik
olarak erkeğin ev ve çocuk rollerini yerine getiren bir nesnesi durumuna
düşmektedir. Oysa kırsal yaşam da kadın tarlada, evde, çocuk bakan gibi ağır
işlerde çalışmaktadır. Bunun dışında erken evliliğin kırsal yaşamda ekonomik
boyutunu oluşturan tarafı; toprağın işletilmesi ve fazladan çocuk sahibi olma
gibi etkenler ekonomik boyutunu oluşturmaktadır.
Kentsel yaşamdaki evlilikler de kadın ve
erkeğin ekonomik faktörlerden etkilenme ve evlenme durumları aynı amaçlar
içerisin de gerçekleşmektedir. Kadının kentsel yaşamdaki evlilik yaşının,
kırsal yaşama oranla daha geç yaşlarda evlendikleri görülür. Bunun ekonomik
boyutunu oluşturan ve sağlayan ise kadının iş hayatına dâhil olması ve az da
olsa kamusal alan diye bileceğimiz durumlar içerisinde bulunmasıdır. Erkeğin
durumu kırsal yaşamdakinden farklı bir rol içerisinde de çünkü kentsel yaşamda
ekonomik olarak bir uzmanlaşmanın varlığı söz konusudur. Bu durum da
evliliklerin geç yaşlarda gerçekleşmesin neden olmaktadır.
2.3-Küreselleşme
Küreselleşmenin evlilik üzerine önemli bir
etkisi olmuştur. Özellikle kırsal yerlerdeki insanların bilinçlenmesi; kadınların
evlenmesi durumunun daha bilinçli ve bir eşitlik ilkesi çerçevesin de
yapılmasını konusunda önemli bir etkisi olmuştur. Özellikle teknolojik
gelişmeler haberlerin yayılması ve gelişmelerden daha çabuk haberdar olunması
insanların düşünce ve kültürel yapılarında az da olsa bir değişmeye neden
olmuştur. Bu konu da eğitim da yaşanan gelişmeler ve uzmanlaşmanın kırsal
yerlere kadar oluşması evliliklerde yaş ortalamaların da önemli bir değişime
neden olduğunu söyleyebiliriz.
Küreselleşme olgusunu en iyi
açıklayanlardan biri Marshall Macluhan’nın ‘’Global Köy’’ kavramına önemli bir örnek oluşturmaktadır. Bu kavram
dünyanın küçük bir köy gibi olacağını ve insanların her şeyden haberdar
olacağını dile getirmiştir. Küreselleşme ne kadar etkili olsa bile kırsal ve
kentsel yaşamlar arasındaki cinsiyet temelli yaşanan farklıları ortadan
kaldıramamıştır. Bu da toplumun güçlü yapılarının bir göstergesi olduğu ve bu
yapıların zamana bağlı olarak değiştiğini göstermektedir.
2.4-Dini Etkilerin Yanlış
Yorumlanması
Evliliklerde dinin çok önemli bir etkisi
vardır. Bunu özellikle kırsal bölgelerde daha çok göre bilmekteyiz. Dinlerin evlilikleri
teşvik edici ve bağlayıcı durumlar oluşturduğunu söyleyebiliriz; hadisler de
bunu göre bilmekteyiz;
’’Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış
olur;’’(heysemî,252)
‘’Evlenin,
çoğalın! Çünkü ben(kıyamet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin(çokluğunuzla)
iftihar edeceğim!’’(Abdurrezzâk, el-musannef,131)
Bu durumun evliliklerin erken olmasını
sağlamakla birlikte; özellikle kadınlarda evlilik yaşlarını erkeklere oranla
daha çok erken olmasına neden olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle toplum için de
kabul görmesi ve insanların dini bir dayanak oluşturarak evlilikleri
gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Kırsal bölgelerde dinin evlilik üzerin de
kabul görmesini sağlayan ne olabilir? Bunun cevabı toplumun kültürel yapılarından
kopamaması olabilir. Aynı zamanda insanların dinin, yaşamlarına göre
yorumlamaları da insanların din temelli bir evlilik dayanağı oluşturmalarına
neden olmaktadır.
Kentsel yaşamada insanların dine bağlı
olarak evliliklerinin kırsal yaşama göre daha az bir etkisinin olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun oluşmasını sağlayan etkenin dinin kentsel yaşam da
kendine fazla yer bulamaması ya da doğru bir şekilde yorumlanıyor olmasıyla
alakalı bir durum söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.
Kırsal yerlerdeki evlilikler yapılırken
dini yapılar da evlenecek olan çiftin dışın da aile bireyleri dahi herkesin
dine olan yaklaşımlarına göre yani din eksenli en küçük yapılarına dahi
bakılarak bir evlilik yapılırken; kentsel yaşamdaki evlilikler çiftin ilişkisi
ve iki bireyin dine olan bakışları birbirini etkilemektedir.
2.5-Aile İçi Şiddet
Aile içi şiddetin en çok görüldüğü yerler
kırsal kesimler olup, bundan en çok etkilenen kişinin kadın olduğunu
söyleyebiliriz. Bu durumu yaratan etkenlerin başında erken evlilikler gelmekte
olup; kadın tarafının rızası alınmadan yapılan evlilikler neden olmaktadır. Bu
sürecin görüldüğü ailelerde erken evlilik durumun devam edilmesi söz konusudur.
Bu durumu ortaya çıkmasındaki etkenlerin başında eğitimsizlik, ekonomik
geçimsizlik, görücü usulü evliklerin varlığı bu durumu ortaya çıkaran nedenler
olarak gösterilebilir.
Kentsel yaşamdaki aile şiddeti kırsala
oranla az olsa bile buralarda yaşanan aile şiddetin evlilikler üzerindeki
olumsuz durumu kadınlarda daha kötü sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bu gibi
boyutların mekânlar arasında farklılık göstermesindeki nedeni aile içi bağların
kopuk olması ve toplum ilişkilerindeki var olan bağların kentsel yapılarda
işlevini yitirmiş olmasıyla alakalı bir durumu var.
Aile içi şiddeti mi erken evlilikler
yaratıyor yoksa erken evlilikler mi aile içi şiddeti yaratıyor? Aile içi şiddetin erken evlilikler üzerinde
bir etkisi olduğu kesindir. Erken evliliklerin daha çok kadınlar üzerinden
görülmesinin nedeni kadınların erkeklere göre zayıf bireyler olması ve kendi
ayakları üzerinde duracak güçte olmamalarıyla alakalı bir durumdan
kaynaklanmaktır. Özellikle kadının çalışamıyor olması onu erkeğe bağlayan bir
durumu götürmektedir.
3- Hakkâri, Mardin ve Şanlıurfa da Evlilik Yaş Ortalamaları
26,8 23,3
Bu illere baktığımız da evlilik yaş
ortalamaların il bakımından bir birbirine yakın olduğunu görebilmekteyiz. Bunun
sebebi bu ilerin aynı bölge de yer alıyor olması ve burada yaşayan insanların
aynı yaşayış tarzına sahip olmasıyla alakalı bir durum söz konusudur. Tek tek
bakacak olursak Hakkari’de erkeklerde evlenme yaş ortalamasının 28,3 kadınlarda
24,9 olduğu görülmektedir. Mardin’de erkeklerin evlilik yaş ortalamasının 27,5
iken kadınlarda 23,8 olduğu görülmektedir. Şanlıurfa’da erkeklerde evlilik yaş
ortalamasının 26,8 kadınlarda 23,3 olduğu görülmüştür. Bu illerde evlilik
yaşının düşük olmasında etkili olan durumlar:
§ Mekânsal ve toplumsa yapıyla
birlikte dini düşünce yapısının ağırlıkta olması
§ Evlilikte yaş etmenli bir
anlayışının olması
§ Aile yapısının devamının
sürdürülmek istenmesi
§ Uzmanlaşmanın olmaması
§ Eğitim sürecinin kısa ya da
hiç olmaması
§ Görücü usulü evliliklerin
olması
§ Mekanik toplumsal yapının ve
geniş aile yapısını olması
Cinsiyet temelli olarak baktığımız da
Hakkâri de erkeğin evlenme yaşının 28,3’iken kadınlarda 24,9, Mardin’de
erkelerde 27,5’iken kadınlarda 23,8, Şanlıurfa’da erkeklerde evlenme yaş
ortalaması 26,8’iken kadınlarda 23,3 olarak gözükmektedir. Üç ilde de
kadınların evlenme yaşının erkeklere göre daha düşük olduğu görülmektedir. Bunu
altın da yatan nedenler:
§ Kadınların kırsal yerlerde
okuma oranının düşük olması
§ Kadının bazı haklardan
yoksun olması
§ Kadınların çocuk doğuran,
eve işleriyle uğraşan bir durumda görülmesi
§ Kadının çalışan bir birey
olarak görülmemesi
§ Ataerkil yapının kabul
görmüş olması
§ Kadının rızası alınmadan
evliliklerin gerçekleşmesi
Kadınların
erkeklerden daha erken evlenmesinin, kırsal bölgelerde insanların eğitim
durumuna bağlı herhangi bir şeyden söz edilemez. Özellikle kadınların okum
yazma oranın iyi bir durumu ifade etmektedir. Çünkü kadın eve ekonomik bağlam
da bir katkısı olmadığı gibi, ilerisi için de herhangi bir kazanç
sağlamayacaktır. Erkekler de erken evelenme ve çocuk sahibi olma kırsal yerler
için tarlada çalışacak birey demektir. Ve ne kadar erken evlenirse o kadar
iyidir anlayışı vardır.
Din eksenli olarak
baktığımız da erkeğin daha çok söz sahibi olduğunu ve kadınların arka plan da
kaldığını söyleyebiliriz. Kırsal yerlerde namus olgusunu koruma adına da erken
evlilikler yapılmaktadır. Bu namus olgusunun kadınlar üzerine yüklenmesi de
kadınların erken evlenmesi namusu koruma adına önemli bir durumu belirtmektedir
Özellikle dinin kırsal yerlerde yanlış yorumlanması da bunda önemli bir etkisi
vardır.
Kırsal yerlerdeki
kültürel değerlerin katı bir şekil de benimsenmesi ve toplumun mekanik bir yap
içerisinde olması da evlilikleri etkilemektedir. Özellikle herkesin birbirini
tanıyor olması ve bireylerin ilişkilerin de birbirini etkilemesi gibi durumlar
kırsal yapıların yaşayış yapısını şekillendiren durumlardır.
Eğitim ekseninden
baktığımız da eğitim seviyesinin düşük olması, beraberin de uzmanlaşma durumunu
da ortadan kaldırmaktadır. Uzmanlaşmaya bağlı olmayan bireylerin evlilik için
önlerin de herhangi bir engel kalmamaktadır. Birey kırsal yerler de ne kadar
erken evlenirse o kadar kırsal yapı içerisinde şartlar altın da uzmanlaşması o
kadar çabuk olmaktadır. Çünkü birey evlendi mi evi geçindirmek zorundadır. Bu
durum da bireye sorumluluk yüklemektedir
Genel olarak bu
ilerin kırsal yapının olduğu yerler olması nedeniyle hem toplumsal yaşam
bakımından, din eksenli yorumların yanlış olması ve ekonomik geçimin tarıma
dayanması gibi durumlardan kaynaklı olarak; hem erkekler de hem de kadınlarda
evlenme yaşının düşük olduğu görülmüştür. Bunun dışın da kadının erkeğe oranla
erken evlenmesi cinsiyet temelli olarak baktığımız da kadının eğitimden uzak
olması, çalışıyor olmasına karşın çalışılmıyor gözüyle bakılması gibi etkenler
kadının erken evlenmesine etkisi olan nedenlerdir.
4- Ankara, İstanbul ve İzmir Evlilik
Yaş Ortalamaları
Kaynak:
2017, TÜİK verileri
Buradaki illere baktığımız da evlilik yaş
ortalamasının kırsal olana göre yüksek olduğu görülmektedir. İl olarak tek tek
baktığımız da Ankara’da erkeklerde evlilik yaş ortalamasının 30,7’iken
kadınlarda 27,3’dür. İstanbul ilin de erkeklerde 30,6’iken kadınlarda 27,3’dür.
İzmir ilin de erkeklerde 31,8’iken kadınlarda 28,3 olarak görünmektedir.
Baktığımız da evlenme yaş ortalamasının kırsal göre yüksel olduğu görülmüştür.
Bu iller de evlilik yaş ortalamasın da etkili olan etkenlerin şunlar olduğunu
söyleyebiliriz.
§
Gelişmişlik
düzeylerinin yüksek olması
§ Uzmanlaşmaya dayalı bir
yapının olması ve buna bağlı olarak eğitim sürecinin uzun sürmesi
§ Flört yapısının hâkim olması
ve uzun süren ilişkiler
§ Organik toplum yapısı ve
çekirdek aile yapısının varlığı
§ Kadınların kırsal kesime
göre biraz daha eğitimli ve iş sahibi olması
Kentsel yaşam da evlilik yaş ortalamasının
yüksel olmasın da etkili olan en önemli faktörün uzmanlaşmaya dayalı bir
yapının olmasıdır. Uzmanlaşmanın kentlerdeki varlığı bireyleri uzun eğitim
süreçlerin içine sürüklemektedir. Bu eğitim süreçlerinin birlerin yaşlarının
ilerlemesine neden olmaktadır. Kentsel yaşam da organik yapılar var olduğu için
ilişkilerin de daha çok uzmanlaşma üzerine olduğunu söyleyebiliriz.
Kentler de ekonomik faktörlerin kırsala
oranla bireyleri daha çok zor şartlar içerisin de bırakmaktadır. Bu durum
bireylerin aile kurması konusunda, özellikle erken evlenme için olumsuz bir
durumu teşkil etmektedir. Bu durum erkek tarafı için daha çok bağlayıcı
olmaktadır. Kısacası bireyin kendini tamamla durumu söz konusudur.
Kentler de eğitimin evlik üzerinde ki
etkisi daha çok evliliklerin geç olmasına neden olmaktadır. Bireyler kariyer
peçinden koşmaları ya da kentse yaşamın bireyi buna sorunlu bırakması gibi
durumlar bireylerin kırsal yaşamdaki gibi serbest kılmamaktadır. Aslın da
eğitim, uzmanlaşma ve ekonomik faktörlerin birbirine bağlı olan süreçler
olduğunu söyleyebiliriz.
Evlilik yaş ortalamasının kentlerde de
kadınlarda daha düşük olduğu görülmektedir. Bunun oluşmasındaki nedenlerinden
bazıları şunlardır:
§ Kadın eğitim sürecinin kısa
olması
§ Kadınların erkeklere oranla
iş bulamaması
§ Ev de kalmışlık duygusunun
yaratılması
§ Kadınlar üzerinde ki namus
olgusunun varlığı
§ Kadının sürekli arka plan da
kalması
Kadınların
kentsel yapıda da erkeğe göre erken evlenen bireyler olduğu gözükmektedir. Bu
yaratan etkenlerin kadının yerde erkeğin arak planın da kalmasıyla alakalı olan
bir durumu söz konusudur. Kentsel yaşam da katının kamusal alan için de
olmaması erkeğe oranla eğitim sürecinin kısa sürmesi, çalışma olanaklarından yoksun
olması, dini etkenlerin kadınlar üzerinden yorumlanması gibi etkenlerden
kaynaklanmaktadır.
Genel olarak baktığımızda erken
evliliklerde kırsal olan ile kentsel olanın farklı olduğu bunu da yaratan
toplumun yapısın da var olan normlar olduğu gibi gelişmişlik ve eğitim
durumlarıyla alakalı süreçleri içermektedir. Kırsal yaşamdaki insanların erken
evlilik yapma durumu daha çok kadının erken evlenmesi ve bireylerin kendilerini
tamamla gibi bir süreç içerisine girme olayıyla karşılaşmamasıyla alakalı bir
durumdan kaynaklanmaktadır. Kentsel yaşam da evlilik yaşının geç olmasın da
etkili olan temel etkenin bireylerin kendilerini tamamla durumuyla alakalıdır.
Yani burada eğitim ve bunula birlik de uzmanlaşmanın varlığıyla alakalı bir
süreçtir.
Kırsal ya da kentsel olsun kadınların erkeklere
oranla daha erken evlendiği ya da evlendirildiği görülmektedir. Bu durumu ortaya
çıkaran etkenler; ataerkil yapının egemenliği, kadının erkeğe oranla çalışmıyor
olması, kadının eğitim sürecinin kısa olması, yanlış yorumlanan dini etkenlerin
etkisi, kırsal yerlerde kadının rızasının alınmaması, kentsel yaşam da kadının
çalışamıyor olması; kadın üzerindeki namus olgusu, kadının çocuk bakan anne olarak
görülmesi gibi durumlar. Kadınların erken evlendirilmesine neden olmaktadır.
Kadınların kendi ayakları üzerinde duramıyor olması ya da çalışan bir birey
olmaması bu gibi durumların kadınlarda görülmesine neden olmaktadır. Erkekler
de egemen sınıf olduğu için evlenme ya da evlenmeme durumu onların kararlarıyla
alınan bir süreçtir.
Sonuç
Türkiye’nin evlilik yaş ortalamasını
şekillendiren durumlara baktığımız da bunu şekillendiren belli başlı bazı
beşeri etkenlerin, mekânsal yaşam koşuları, ihtiyaç temelli yapılan evlilikler
olduğu gözükmektedir. Bu durumun özellikle bölgesel olarak bir farklılık içinde
ortaya çıktığı gözükmektedir. Bu yaratan temel sorunların kentsel ve kırsal
yapıdaki yaşayış tarzları ve uzmanlaşma durumlarının varlığından
kaynaklanmaktadır. Bölgesel durumun karşılaştırılması için ele almış olduğumuz
Mardin, Hakkâri, Şanlıurfa, illeri doğu yaşayışına İstanbul, İzmir Ankara
illeri kentsel yaşamın durumunun belirtmekte kullanılmaktadır.
Evlilik yaşa ortalamasının baktığımız ilerin hepsinde kadının erken evlilik yaptığı gözükmektedir. Bu durumun oluşmasındaki temel etkenin kadının iş hayatın da aktif olmaması, okuma yazma oranın düşük olması gibi durumlar gösterilebilir. Kadınların belli kalıplar içerisine sokulduğunu ve kadın olma durumunun bunlardan geçtiği gibi bir süreç vardır.
Genel olarak baktığımız da kentlerde evliliklerin daha geç yaşlarda gerçekleştiği, bun da etkili olan şeyin uzmanlaşmaya bağlı olarak eğitimin uzun sürmesi, kadının az da olsa çalışıyor olması gibi durumlardan kaynaklanmaktadır. Kırsal yapıda ise daha erken yaşlarda evliliklerin olduğu görülmektedir. Çünkü uzmanlaşmaya dayalı bir çalışmanın olmadığı, çalışan tarafın sadece erkek olduğu kadının ev, çocuk bakmak yemek yapmak gibi kalıplar içerisinde görüldüğünü söyleyebiliriz. Sonuç olarak hem kentsel hem kırsal yaşamda kadının erken evlenmesi durumu olduğu görülmektedir.
Kaynakça
Arıkan, G. (1988). Kırsal kesim de kadın olmak. Hacettepe
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1-16.
Ökten,
Ş. (2009). Toplumsal cinsiyet ve iktidar: Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin
Toplumsal
Cinsiyet Düzeni. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 12 (8).
Erişim:
09.08.2015, http://www.sosyalarastirmalar.com*********
Yiğit, T(2015). Feminist sosyal hizmet yaklaşım
bağlamında ataerkil ideoloji ve erken evlilikler. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet
Anabilim Dalı, Ankara
http://www.islamveihsan.com/evlilik-nedir.html
http://sosyolojisi.com/evlilik-ve-aile-antropoloji/3095.html
http://kadem.org.tr/erken-yasta-ve-zorla-evliliklere-karsi-mucadele-calistay-raporu/
Yorumlar
Yorum Gönder